BU SİTE NEDEN VAR???

Ülkemizin ekonomik sorunları ve işsizlik sorununa çözüm üretmek amacıyla oluşturduğum projemi sizlerle paylaşmak ve fikrinizi almak için...
TRimece Projesini öğrenmek için lütfen tıklayın...

8 Eylül 2008 Pazartesi

gecikme nedeni...

sevgili okurlarım;

hayatımın kritik bir evresinde bulunmamdan ve çokça yoğun olmamdan dolayı sizlere uzunca bir süredir yazamıyorum. öncelikle bunun için affınıza sığınırım. ama bilmenizi isterim ki yazamıyor olmam düşünmeme engel değil. mevcut projeleri daha da ilişkilendirmeyi ve üzerinde düşündüğüm ama henüz fikir aşamasında olan birkaç projeyi de ileride sizlerle paylaşacağım. tabi bunun için sizden yine sabır göstermenizi rica edeceğim.

bu arada TRimece Projemizin ,
1 Ytl biriktirme kısmıyla ilgili kimseden destek olduğuna dair veya projeyi bireysel olarak uygulamaya soktuğuna dair mail almadım hala. bu üzücü mü? sevindirici olmadığı kesin! ama kesin olan birşey daha var ki o da:

" ben asla vazgeçmeyeceğim."

tek başıma bile olsam vazgeçmeyeceğim. ekonomik kurtuluş savaşımızı! başlatmaktan başka çaremiz yok bunu keşke herkes anlayabilse!!! ülke bazında başımıza gelen olaylar hep ekonomik nedenlerden ve zengin bir ülke olmayışımızdan kaynaklanıyor diye düşünüyorum. siyasi nedenler, ekonomik nedenlerin ardından ancak ikinci sırayı alabilir..

hal böyleyken kişisel borçlarımın olmasına rağmen ben bu projeyi aksatmadan uygulamaya devam ediyorum. projem neredeyse
1. yılını dolduracak ve birinci yılın sonunda katılımcı sayısının sadece 1 olması ne acı olur ki o da zaten proje sahibi :=)
ilk senenin sonunda yaklaşık
400 ytl lik bir bütçeye sahip olacağız diye tahmin ediyorum. buda fena bir rakam sayılmaz tabi :) 500milyar doların yanında..!

bari bana allah uzun ömür versede ölmeden baya para biriktirsem :(

saygılarımla

2 Mayıs 2008 Cuma

KUMBARA DAN HABERLER-1


Kumbaramıza atacağımız günde 1 ytl leri kapsayan TRimece Cephesi'nden sizlere haber var!
öncelikle yeni gelen okurlarımıza TRimece Projesi'nin ne olduğunu öğrenmeleri için ilgili linki verelim. (buraya tıklayın)



Daha öncede belirttiğim gibi 70 milyon insanımızı kapsayan projemiz için; günde 1ytl yi bir kumbaraya atarak ülke ekonomisine katkıya, 1 Ocak 2008 tarihinde başlangıç yapmıştık.

Ben bu cephenin neferleri kimler henüz bilmiyorum belki yalnızım (ki öyle olsa da sorun değil benim için), belki de biryerlerde benim gibi kararlı eyleme geçmiş gizli neferler vardır.(umarım varsalar bana ulaşırlar)

Şimdi gelelim benim kumbaramdan okurlarıma vereceğim habere:
1 Ocak'tan itibaren bir takvim ve 1 kumbara yardımıyla hergün 1ytl biriktirme girişimim hiç taviz vermeden devam ediyor. Bugün elimdeki 1ytl yi kumbarama atarken beni sevindiren bir gelişme yaşadım. Kumbarama 1ytl yi atmakta zorlandım. Kumbaram doluyordu:). Bu beni kararlı oluşumun hazzı açısından ve sonuca ulaşmada "tünelin sonundaki ışığa" dair şevklendirdiği için mutlu eden bir gelişmeydi!
Daha önce de kumbaramda para biriktirmiştim fakat ilk defa kumbara dolduğu için para atarken zorlandım :). Kumbarayı açıp bozuklukları saymaya niyetlenmişken öncelikle bu mutluluğumu sizinle paylaşmak istedim.

(kumbaradan toplam 170 ytl çıktı. ara ara elime geçen 1 ytl dışındaki bozuklukları da atmıştım.)
Şimdi yeniden başlangıç yapmanın heyecanı var. "Bugün ülken için ne yaptın?" sorusuna bir cevabım var ve bunun huzuru da insanı yeterince mutlu ediyormuş... Mutluluğumun "ulusal boyut" kazanması temennisi ile hoş-ça-kalın...

26 Nisan 2008 Cumartesi

İmece Dusuncesi İcin Yazdigim Yazi...

TRimece Projesinin Ne olduğunu Biliyormusunuz?

www.imecedusuncesi.com isimli sitenin yazarlarının sitelerinde yayınlanmak üzere aralarına katılma davetine icabet amaçlı yazdığım "imece düşüncesi" isimli; imece ve düşünmek üstüne içeriğe sahip, imecekalemtras isimli blogda yayınlanan yazımı okumak için lütfen aşağıdaki linke tıklayınız.

İmece Düşüncesi

Düşünen beyinler paylaşmayı tadıyorlar. Sizlerde isterseniz ve benimde bu konularda söyleyeceklerim var derseniz lütfen kaleme alıp bize ulaştırın. Yayınlanmasını istediğiniz yazılarınız için :

mesutdemir55@gmail.com adresinden bana ulaştırınız.


23 Nisan 2008 Çarşamba

AFERİN TURK TELEKOM...

Bugün telefon faturam geldi. Zarfı açtığımda gördüğüm bilgilendirme afişi beni sevindirdi. Siz TRimece takipçilerini ve TRimece Projesini de ilgilendirdiği için sizlerle paylaşma gereği duydum.
Başlık aynen şu:
"HAYDİ TÜRKİYE e-fatura kullanalım milyonlarca ağacı KURTARALIM"
Normalde bu tarz bilgilendirme yöntemlerini şiddetle eleştiririm. Ağaç kurtarmanın ilanını ağaç kestirmeye neden olacak bir yöntemle yaptıkları için! Fakat niyetlerinin iyimser olmasından dolayı sadece az düşünülmüş doğru eylem tanımını yapıp can-ı gönülden destekliyorum bu projeyi.Hernekadar oldukça geç kalmış bir hareket bile olsa zararın neresinden dönersen kardır mantığıyla aferin Türk Telekom! diyorum.
Yanında küçük bir ödülü de olan projeyi destekleyip artık faturalarını e-maille, e-fatura olarak alan kullanıcılar her ay 10 dakika bedava konuşabilecek.
İlgili afişin içeriği:
"
HER YIL YÜZ BİNLERCE AĞAÇ KURTARIYORUZ

Türkiye'de yalnızca fatura olarak kullanılan kağıt miktarı, her yıl hektarlarca büyüklükte, yüzlerce orman dolusu ağacın yok olmasına neden oluyor.
Yalnızca biz,bir yılda faturasıyla,zarfıyla yüz binlerce ağacın kaybedilmesine neden olacak kadar kağıt kullanmak zorunda kalıyoruz.Diğerleri ile birlikte ürkütücü boyutlara varan bir ağaç kaybı.
Bitecek.Bitiyor bu ziyan.Haydi Türkiye.Biz istersek yaparız, elektronik fatura kullanırız, yüz binlerce ağacı kurtarırız.
Türk Telekom, Türkiye'de eketronik fatura uygulamasını başlatıyor ve yüzbinlerce ağacı kurtarıyor. Siz de,444 1 444'ü arayarak ya da Türk Telekom ofis ve bayilerine uğrayarak e-fatura başvurusu yapın, ağaç kurtarmaya başlayın, çevre,insan ve dünya sağlığına büyük bir katkıda bulunun.
Türk Telekom, elektronik fatura dönemini başlatıp ağaç kaybını engellemenin yanı sıra, her yıl 100.000 ağaç dikerek, ülkemize yeni ormanlar kazandırıyor.
Haydi Türkiye! e-fatura kullanalım milyonlarca ağacı kurtaralım.
HER YIL YÜZ BİN YENİ AĞAÇ DİKİYORUZ

"
Bu mantıklı davranışlarından dolayı Türk Telekom'u destekliyorum. Bundan sonra ben de adsl ve telefon faturamı e-fatura olarak alacağım. Alkışlar Türk Telekoma!!!
Bu mantıklı davranışlarından cesaret alarak Türk Telekom a bir seslenişte bulunmak istiyorum:
ARTIK YETER! DAHA KALİTE VE HIZLI İNTERNET KULLANMAK İSTİYORUZ!!!

14 Nisan 2008 Pazartesi

BOR MADENİ

"
Bor Madenlerinin bulunması, Tarihi ve Gelişimi




En yaygın bilinen türevi olan “boraks”, Araplarca “tinkal olarak da adlandırılırdı. 16. yüzyılda kullanıldığı biliniyor. Yaygın uygulama alanı bulunan boriks asit ilk kez 1702"de Homberg tarafından hazırlanmıştır. 1856"da Wöhler ve Sainte – Claire Deyille tarafından kristalin modifikasyonunda kullanılmıştır.


1850 yılında, Fransız mühendis Camile Desmazures"e İstanbul"da alçı taşından yapılmış bir heykel hediye edilmiştir. Fransız mühendis, heykel üzerinde yaptırdığı bir analiz sonucunda, heykelin yüksek oranda Boraks içerdiği anlaşılmıştır. Bu şekilde, Anadolu"da Bor madenin varlığı anlaşılmıştır.

Heykelin yapıldığı maddenin geldiği yöre ise, Balıkesir"in Susurluk ilçesinin Sultan Çayırı"dır. Desmazures sayesinde böylece Anadolu"da Pandermit adı verilen bor madenine ulaşılmış oldu. Desmazures ve ortağı Groppler bu madeni 20 yıl süreyle Avrupa ülkelerine satmışlar. Daha sonraları yine uzun yıllar boyunca Boraks madeninin Avrupa ülkelerine taşınması devam etmiştir.

Bor madeninin bulunması ile ilgili bir başka söylem vardır. Muharrem Girgin"in oğlu Selahattin Girgin, Hüsamettin Yakal"ın kardeşi Alaettin Paşa"nın yanında emir eri olarak bulunuyormuş. Paşa bir gün; “oğlum Selahattin, baban ne iş yapıyor?” demiş. Selahattin Paşa"ya “babam maden arayıcısı, heybe heybe, dağdan dereden taş topluyor.” Cevabını vermiş. Paşa bunun üzerine; “Benim kardeşim kimyager, bulduklarını getir de ona gösterelim.” demiş.

Alınan numunelerden Bor madeni olduğu anlaşılınca Hüsamettin Yakal bölgeye gelir ve 1950 yılında ilk Bor Maden Ocağı"nı açarlar.



Dünya"da Bor madeninin bulunduğu ülkeler aşağıdaki gibidir.

ABD, Şili, Arjantin, Peru, Bolivya, İtalya, Rusya, Çin, Sırbistan ve Türkiye"de Yüksek miktarda bor maden rezervleri bulunmaktadır.

Ülkemizde Bor madeni yataklarının bulunduğu maden ocakları şunlardır.

Balıkesir-Bigadiç, Sultançayır ve Susurluk, Bursa-Kestebek, Mustafa Kemalpaşa Eskişehir-Kırka-Seyitgazi, Kütahya-Emet ocaklarıdır.

ABD"de 20000 ton Bor rezervi kaldığı söylenmektedir. Bu durumda önümüzdeki birkaç yılda ABD"nin artık ithalata gideceği ve dolayısıyla Türkiye"den bu ihtiyacı karşılayabileceği belirtilmektedir. ABD"nin açıkgözlülüğü ve zorbalığı göz önüne alındığında bu madeni bi şekilde beleş duruma getirme çabalarına bundan sonra şahit olacağımız şimdiden görülmektedir.

Petrolün 30-40 yıllık ömrünün kaldığı konuşulduğuna bakılırsa geleceğin en önemli enerji kaynağının Bor madeni olduğu görülmektedir. Her ne kadar Dünya Bor madeninin %72"si Türkiye de bulunduğu ortaya atılmış ise de ABD"nin uzaydan yaptığı tespitlere göre bu gün Bor"un %94.7 si Türkiye de bulunmaktadır.

Petrolün ömrünün tamamlanmak üzere olduğu bu dönemde en geç 2020 yılında Bor madeninin enerjide, ulaşımda ve daha bir çok alanda kullanılacağı ve bu çerçevede Türkiye"nin yıldızının parlayacağı bilinmektedir.

ABD Jeoloji Kurumu ise dünya genelinde ispatlanmış bor rezervi 3.5 milyar ton olarak hesaplanırken bunun %80"inin ise Türkiye sınırları içerisinde bulunduğunu belirtmektedir. Bu nedenle yazımın başında Türkiye de bulunan Bor madeni miktarının dünya Bor madeni karşısında %72 ila % 94.7 olduğunu ifade ettim.

Türkiye 2012"den sonra pazarın tek hakimi olacakken, bu gün 400 milyon dolar seviyelerinde seyr eden hammadde ihracatından elde edeceği gelir ise 2 milyar doların üzerine çıkacak ve her yıl önemli miktarda artış söz konusu olacaktır.

Dünya bor pazarında bor madeni için her hangi bir borsa yoktur. Uluslar arası arenada bor fiyatlarını belirlemede US Broks ve eti Holding belirleyici durumundadır. 1978 yılına kadar bu pazarın tek hakimi US Broks firmasıydı, ancak 1978 yılında Eti Holding"in kurulması ile bu pay ikiye bölünmüş oldu. Hatta bu tarihe kadar Bor madeni fiyatını belirlemede en önemli faktör US Broks firmasıydı. Bu nedenle Broks fiyatları 50-60 bin dolar civarlarındaydı. Eti Holding"in kurulması ile bu fiyat 300 bin dolara fırlamıştır.



US Broks firmasının yeniden dünya çapında Bor madeni üzerindeki hakimiyetini eline geçirebilmek için IMF"nin desteğini almış görünüyor. Çünkü Eti Holding"i özelleştirme kapsamına aldırmadaki ısrarı bunu göstermiştir. Gerçi hemen hemen bir çok alanda ülkemizde özelleştirmeye gidilmişken Eti Holding"in de bu çerçevede özelleştirilmesine de normal denilebilir. Ancak dünyanın dikkatle izlediği bu madeni daha işlemeden başkalarına kaptırılma oyunları karşısında uyanık olunması gerektiğini düşünüyorum.

Türkiye"deki bor madenleri, ki dünya rezervlerin farklı araştırmalara göre %72 ila %94 arasında dünyanın en büyük bor bileşiğine sahip olduğu biliniyor. Gelecekte bu alanda önemli ölçüde söz sahibi olacağı kesin olan ülkemizde bu maden Eti Maden tarafından işletilmektedir.

En az 800-1000 seneye yakın süreyle tüm dünyanın Bor ihtiyacını karşılayacak miktarda ülkemizde Bor madeni vardır. Türkiye"deki Bor rezervi miktarının 2.5 milyar tondan aşkın olduğu söylenmektedir.

ETİ Holding Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğü geçtiğimiz 2007 yılı Bor madenini son ihraç ettiği ülkeler arasında Arjantin, Avustralya, Bangladeş, Brezilya, Bulgaristan, Kamerun, Kanada, Çin, Mısır, İngiltere, Finlandiya, Fransa, Yunanistan, Hindistan, Endonezya, İran, Irak, İsrail, İtalya, Litvanya, Lübnan, Makedonya,Malezya, Mali, Moldova, Hollanda, Yeni Zelanda, Pakistan, Yemen, Polonya, Portekiz, Romanya, Rusya, Suudi Arabistan, Senegal, Sırbistan, Slovekya, Slovenya, GÜNEY Afrika, İspanya, Sri Lanka, İsviçre Suriye, Tunus, Ukrayna, Birleşik Arap Emirlikleri, Özbekistan, Venezuella, Vietnam ve Arjantin bulunuyor.

Türkiye bor madeninde yaptığı hammadde ihracatı yerine işlenmiş ürünleri satarak pazarını büyütmeye çalışmaktadır. 300 bin dolardan sattığı bor hammaddesini işlenerek bor teknolojisi sayesinde 30 milyon dolara satması mümkündür.

Günümüzde bu kadar önemli bir maddene sahip olan ülkemizin ne yazık ki çağın gereği ve elindeki bu önemli maddeni kullanarak ülkesine yarar sağlanması için gerektiği teknolojiyi geliştirememiştir. Bu alana gerekli hassasiyet gösterilmemiş ve yatırım yapılmamıştır.

Bor madeninin hayvan yeminde kullanılması halinde et ve yumurta kalitesinde olumlu etkisi olduğu görülmüştür. Bor katkılı yemle beslenen tavuklarda olumlu etki yaptığı ve tavukların ağırlığında 17 grama kadar artış gösterdiği belirlenmiştir. Bu çerçevede tavuk eti üretiminde 9 bin ton artış gösterdiği görülmüştür.

Gelişmiş ülkeler Bor Madeni katkılı yaptıkları Beton Asfalt"ın kırk yıl boyunca kullanılmasına rağmen halen bozulmadığını belirten Ulaştırma Bakanı Hilmi GÜLER, oysa bizim asfaltımızın en uzun ömrü üç yıl olduğunu belirtmişti.

Amerika Birleşik Devletleri (ABD), Avrupa Birliği (AB) ve Asya'nın bazı gelişmiş ülkelerinin yıllardır cam, seramik, sabun ve deterjan, tarım, metalürji, nükleer sanayi, yanmayı önleyici maddeler ve beton asfalt üretiminde kullandığı bor madeni Türkiye'de ilk olarak yollarda kullanılmaya başlandı.

Ordu'da duble yol kapsamında bulunan Ulubey yoluna bor karışımlı çimento ile elde edilen beton asfalt atıldı. Henüz deneme aşamasında olan 'bor karışımlı çimento ile elde edilen asfalt' teknolojisini geliştirmeyi hedefleyen Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, bu madeni baraj, uçak pisti, inşaat ve yol yapımlarında kullanmayı amaçlıyor.

Bor madeninin bol miktarda çıkarıldığı Balıkesir"in Bigadiç ilçesi ve köylerinde yaşayanlardan kan örnekleri alınarak incelendiğinde zengin bor madenin bulunduğu bölgede prostat kanserinin görülme oranı diğer yerlere göre düşük olduğu görüldü.

Ankara"da düzenlenen 8. üronkoloji kongre"sinde Bor mineralinin Erkek Fertilitesi (üreme) ve Prostat Kanserine Etkisinin Belirlenmesi çalışması en iyi klinik çalışması ödülünü aldı. Yani kısacası Bor olan yerde prostat kanseri daha az olduğu tespit edilmiştir.

Bu testler hakkında bilgi veren Talha MÜEZZİNOĞLU, Bol miktarda bor madeninin yer aldığı bölgede Bor madeni doğal olarak yer altı sularına, dolayısıyla sebze ve meyvelere kolaylıkla karıştığını söylemiştir. Bu çerçevede kanserin daha mı çok, yada daha mı az olduğunun araştırıldığını ve bu araştırmaların farklı hastalık alanları ile ilgili devam edeceğini belirtmiştir.

Geçtiğimiz yıl Ankara Ticaret Odası Başkanı Sinan AYGÜN, bu konuya dikkatleri çekmişti. Ancak Bor madeni alanında hizmet eden kuruluşların, Dünya ve Türkiye Bor madeni rezervi ve yeteceği zaman konusunda verdiği rakamlardan farklı bilgilerin verildiği dikkatimi çekmiştir.

Her ne kadar Sayın Sinan AYGÜN"ün bazı konularda tam ve doğru bilgi sahibi olmadığı görülmekte ise de bu madenin işlenerek ihracatının yapılması halinde getirisinin büyük miktarda katlanacağı fikrinin paylaşıldığı görülmektedir.

Ayrıca petrol şeyhlerinin yerini Bor beylerinin alacağı zaman yakındır, şeklindeki sözleri bu maden"e olan umudu göstermektedir.

Bor madeninin kullanıldığı bazı alanlar şunlardır. Cam Porselen ve Seramik Sanayi, Cam yünü izolasyon sanayi, yanmaz daha doğrusu geç ısınır eşyanın imali, krem, deodorant gibi kozmetik ürünlere katılması, sabun ve deterjan sanayinin temel girdilerinden olması yapıştırıcı ve kağıt sanayi, hayvan yemi, gübre, zirai ilaç, dericilik, fotoğrafçılık, Cep telefonları, dizüstü bilgisayar bataryaları ve halen uzay mekiklerinin yakıtı olarak kullanılmaktadır. Kısacası Bor madeninin kullanıldığı 400 farklı alan ve ürün vardır.

ABD otomobil devi Chrysler, yakıt olarak Bor madeni ile çalışan, Natrium ismini verdikleri otomobil üretti. Araç ilk denemesini başarıyla yaptı. Türkiye dünya bor zengini ama, bor madenini otomobil yakıtı olarak kullanacak teknolojiye kavuşması hayaldir.

ABD"de Bor teknolojisi çok gelişmiş, az miktarda bor madeni ile gelişmiş teknoloji sayesinde çok hesaplı ve fazla iş yapılmaktadır. Amerikalılar ellerinde az miktarda kalmış Bor rezervlerini bu şekilde uzun yıllar kullanmayı hedefliyor, ancak neticede bu 20 yada 30 yılı geçmeyecek. Bilinen bu duruma rağmen umarım ki Türkiye Amerikalıların oyununa veya tuzağına düşmez. Umarım ki bu maden bir operasyona kurban gitmez.
"
ALINTIDIR.

Bu güzel yazının sahibi yazarımız Sayın Bedri ÇALLI' ya yazısını blogumda yayınlamama izin verdiği için teşekür ediyorum...

Bor madenini işlenmiş haliyle sattığımız zaman kazanacağımız rakamların oldukça yüksek olması ama işleyecek teknolojiye sahip olmamız bizi derinden üzmektedir.

Bir öneri de bulunmak istiyorum: hükümet bor madenini işlemek için gerekli sermayeyi ilan edip bir hesap açtırsın ve bor u işlediğimizde kazanımlarımızı net bir şekilde ilan etsin. Ben herkesin gerekli sermayenin toplanması için çok kısa sürede üstüne düşeni yapacağından eminim. YETER Kİ İSTENSİN!...
(Tabi toplanacak paraların gerçekten bu iş için kullanılacağından emin olduktan sonra)




13 Nisan 2008 Pazar

ALIN SİZE BİR TASARRUF YONTEMİ DAHA..!


Yine elime ulaşan bir maili sizinle paylaşmak istiyorum:

ATIK YAĞLAR !!!

Eklediğim afiş bir şirketin afişi amacım reklam yapmak değil ama madem bukadar önemli bir iş yapıyorlar varsın reklamları oluyorsa da olsun.
Bu kampanyayı tüm kalbimle destekliyor ve blog okurlarımın da desteğini talep ediyorum. Bugünden itibaren hergün yaşadığım şehrin belediyelerine mail atarak bu tasarruf ve geri dönüşüm tekniğini uygalamaya davet edeceğim. Sizde belediyenizi bu şekilde rahatsız! edin lütfen. Oldukça önemli bir kazanım olacak bizler için.
Bahsi geçen rakamlar çok ciddi rakamlar!!!

Daha detaylı bilgi almanız için sitenin linkini veriyorum:
www.ezici.com.tr( buraya tıklayın)

afişteki yazıları okuyamayanlar için:

" SAKIN DUYARSIZ KALMAYIN!

Lavabodan dökülen 1 litre bitkisel atık yağ, 1milyon litre suyu kirletmektedir ve yeraltı su kaynaklarına sızarak doğal yaşamın dengesini bozmaktadır.Bitkisel atık yağlar,atık su toplama sistemlerinde(kanalizasyon ve kollektör) daralma ve tıkanmalara neden olmakta, denizlerde denizanası oluşumunu artırarak çevre kirliliğini hızlandırmaktadır.
Ülkemiz, yıllık 1.650.000 ton bitkisel yağ tüketimiyle Avrupa'nın üçüncü bitkisel yağ kullanan ülkesidir. Buna istinaden her yıl 350.000 ton bitkisel atık yağ doğaya bırakılmaktadır. Bu miktardaki bitkisel atık yağı toplayarak biodizele dönüştürüp,yıllık 750 milyon USD petrol ithalatını önlemek ve bu şekilde doğayı korumak elimizde... Bu konuyla ilgili, 444 28 45 numaralı "Alo Atık Hattı"ndan bize ulaşın, biriktirdiğiniz 5lt. ve üzeri bitkisel atık yağlarınızı,özel aracımızla adresinizden alalım.
Bu atık yağları, biodizele dönüştürüp gelecek nesillere yaşanılır bir çevre bırakalım...


Biz Türkiye'nin bitkisel atık yağlarını topluyoruz... Biodizel'e dönüştürüp ülke ekonomisine katkıda bulunuyoruz...

Temiz bir çevre, yaşanılır bir dünya için
yaşam mucizesi suyumuzu kirletmeyelim

Bitkisel atık yağlarınızı lütfen lavabolara dökmeyiniz!.."

Haydi tüm belediyeleri mail yağmuruna tutalım ve biran önce ülke bazında kazanmaya başlayalım...



10 Nisan 2008 Perşembe

ANKET DEGERLENDİRMESİ...

Öncelikle tüm anket katılımcılarına teşekkür ederim, katılımlarından dolayı.

Şuandaki anket sonuçları gayet memnun edicidir:


"TRimece Projesi Başarılı Olurmu?"

isimli anketimize gelen oylar şu şekildedir:

11 kişi EVET. Kesinlikle olur.
9 kişi HAYIR.Olamaz
18 kişi Neden Olmasın!(biraz daha geliştirilmeli)"

demiş. Herkese katılımından dolayı tekrar teşekkür ederim. Bu anket sonuçları benim için çok önemli. Fakat "hayır" diyen arkadaşlarımızın olabileceği ihtimali için başlangıçtaki yazılarımda da belirttiğim üzere bu ankete sadece "hayır" demekle kalmayıp neden olamayacağını belirtmelerini rica etmiştim, bunu yapıcı eleştiri olarak göreceğim için. Fakat bu arkadaşlarımızın düşüncelerini belirtmemeleri beni üzmüştür.

Üzülerek birşeyi daha paylaşmak istiyorum:
"hayır" diyen kişilerin pc ip sine baktığımda aynı ip den "hayır" cevabının gelmiş olmasıdır. Yani bazı arkadaşlarımız birkaç defa "hayır" cevabı vermiştir. Bunun amacını anlayamamış olsamda mutlaka haklı oldukları noktalar vardır diye düşünmek istiyorum!!!

Lütfen ankete "hayır" cevabı veren arkadaşlarımız yazılarımın altına nedenlerini de belirtsinler. Projeye bukadarcık bir desteği çok görmesinler.

Herkese tekrar teşekkür eder, saygılarımı sunarım...

13 Ocak 2008 Pazar

NEREDE KALMISTIK!

Uzunca bir süredir yazamıyorum(kişisel işlerim nedeniyle)

1 Ocak 2008 tarihi bizim için projemizi uygulamaya başlangıç tarihiydi. Kimler başladı yada projeyi kimler destekliyor bilmiyorum ama ben 1 Ocak'tan itibaren projemizin hergün 1 ytl aşamasını uygulamaya başladım.

1 kumbara ve 1 takvim yardımıyla 1 Ocak'tan itibaren 1'er ytl biriktirmeye başladım. Benim dışımda başlayanlarda varsa lütfen bu yazının altındaki yorum ekle linki yardımıyla bana bildirsinler.

Bu projemizin ilk ayağıdır. Bununla birlikte yapacağımız başka neler var yazımın ilerleyen bölümlerinde bahsedeceğim. Öncelikle günlük 1 ytl biriktirdiğimizde nelerin olacağından bahsetmek istiyorum. Tabi daha önceki yazılarımda bahsettiğim gibi uzun uzun anlatacak değilim ilgilenenler için önceki yazımın linkini veriyorum.

TRimece Nedir?

Projemi burdan ilk aktarmaya başladığım da birkaç kişi toplanan paralar ne olacak siz mi toplayacaksınız demişti. Şimdi bu konudaki soru işaretlerine bir cevap vermek gerek:
öncelikle biz para toplamayacağız. Bu tarz eylemlerin sonuçlarının daha önceki bazı organizasyonlarda kötüye kullanılmasından dolayı ben para toplanılması taraftarı değilim.

Tavsiyem:
3(90 gün) ayda bir toplanan paralar yani 90 ytl ile hazine bonosu alınılması. Bunu neden tavsiye ediyorum? hazine bonosu demek devlete borç vermek demektir. ileri tarihli devlete verilen bu borç karşılıgında düşük meblağlarda faiz alırsınız. burda önemli olan alınan faiz değildir, hatta o tamamen önemsizdir proje gereği! hem boylelikle topladığınız para da elinizde kalacaktır, hatta daha da artarak.

örnek:
mesela 3 ayda bir 2015 aralık tarihli 90 ytl lik hazine bonosu aldığımızı düşünelim. yani paramızı geri alış tarihimiz 2015 aralık ayı olacaktır. Bu davranışın rakamsal sonuçlarını daha önceden paylaştığım için tekrar anlatmayacağım.

Bu arada hükümet şuanda GAP Projesini tamamen bitirmek için çalışmalar yapıyor. Bu çalışmalar başarıyla gerçekleştirilirse başbakana göre en iyi 5 yıl sonra GAP bitmiş olacak. TRimece projesi hayata geçirilirse en kötü ihtimalle 10 ayda GAP tamamen bitmiş oluyor, yani yaklaşık 4 yıl önce bitmiş oluyor! Bunu size sadece projenin etkisini göstermek için yazıyorum!

Şuanda ikincil olarak TRimece projesi kapsamında atabileceğimiz adım TASARRUF'tur. Enerji Haftası nedeniyle enerji bakanlığı EN-VER PROJESİ'ni açıkladı. Projenin etki ve sonuçları için enerji bakanlığının internet sitesindeki açıklamasına göz atabilirsiniz.

"Başbakan Erdoğan: �Enerjiyi boşa harcamayalım (Damlaya damlaya göl olur.) atasözünde olduğu gibi tasarruf ede ede ülkemizi büyük enerji faaliyetlerinden ve risklerinden hep birlikte kurtarabiliriz, koruyabiliriz. Enerji, günlük hayatımızda bu derece kritik işlevi olmasına maalesef önemini ancak kaybettiğimiz anlarda anladığımız bir konu.�
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Güler : �Enerjide bir dolarlık tasarruf, 2-3.5 dolarlık bir enerji yatırımını önlüyor. En-ver projesi bir fedakarlık projesi değil, sosyal bilinçlenmeyi destekleme projesidir.� Devamı"

[ http://www.enerji.gov.tr/ayrinti_bakanlik_faaliyet.asp?id=7 ]

Bu noktada enerji tasarrufu için projemizi destekleyenlerin gün içerisinde 1 saatlik bir tasarruf yapmasını tavsiye ediyorum. tasarruf yapılacak en ideal saatler 14:00-22:00 arasıdır. bu saatler arasındaki herhangi bir saati seçip o saatlerde elektrik ve su kullanmazsak eğer ve buna her yeni bireyin katılması ile rakamsal olarak devasal bir kazanım elde etmiş olacağız. Faturalara yansıyan bireysel kazanımın yanında ülkemizin de ciddi kazanımları olacaktır.

Tasarruf Cephesi olarak bu uygulamaya da 15.01.2008 tarihinden itibaren başlayacağız.

Üçüncü adımımız da Geri Dönüşüm Cephesiyle alakalıdır. Yaşadığım şehirde(konya) bulunduğum belediyenin başlatmış olduğu geri kazanım projesinin tüm belediye ve şehirlere yayılması dileklerimle herkesi geri dönüşümü olan çöpleri atmamanız ve yaşadıınız belediyenin biran önce geri dönüşüm için proje geliştirmeye zorlamanızı şiddetle tavsiye ediyorum.
Aslında bu konuda enerji bakanlığının ve ilgili bakanlıkların yapabileceği şeylerin olduğunu düşünüyorum. İnsanları bilinçlendirmek ve eğitmek amaçlı aşağıda resmini koyduğum ambalaj gibi ambalajlar üzerine tıpkı sigara daki yasal uyarı gibi yasal bir uyarı konulup bununla alakalı gerekli düzenlemeleri yapabileceğini düşünüyorum. Kesinlikle yasal bir uygulama yapılmalı diye düşünüyor, bunun çağrısını da şimdilik burdan yapıyorum.


DUYURU:
Projemizin daha geniş bir kitleye ulaşıp daha çok ses getirmesi için şuanda web tasarımcısı bulmaya çalışıyorum. Uygun fiyata yeni web sitemizi yapabilecek bir web tasarımcısı bulduğum anda yapımına başlattırıp en kısa zamanda yeni sitemize geçeceğimizi bilmenizi istiyorum. Projemizi destekleyen veya bunu ücretsiz yaparak projemize destek vermek isteyen web master olursa lütfen bana ulaşsın.


NOT: Bu yazı 13.01
.2008 tarihinde yazılmıştır ve ilgili düzenlemeler için zaman sıkıntısı olduğu için en azından bu haliyle yayınlansın düşüncesiyle uzun süre bekletilmesinin ardından yayınlanmıştır...




19 Kasım 2007 Pazartesi

Nasil Destek Olabilirim?

Destek olmak isteyenler için birkaç cümle ile nasıl destek olabileceklerini söylemek istiyorum:

Şuanda sadece sitemizin daha fazla insana ulaşmasını, projenin anlatılmasını hedefliyorum eyleme geçme tarihini "1 OCAK 2008" olarak belirledik. Bu tarihe kadar tanıtım yapacağız.

Tanıtıma destek olmak için msn ininizde "ileti" kısmına sitenin adresini yazarak listenizdeki arkadaşlarınıza tavsiye edebilirsiniz. Üye olduğunuz site veya forumlar varsa burada siteden bahsederek insanların ilgi göstermesini sağlayabilirsiniz.

Projemiz 70 milyon insanımızı kapsadığı için bu çalışmaları yapmamız önemlidir, ancak bu gibi tanıtımlar vasıtasıyla proje herkese anlatılabilir. İnternet üzerinden reklam çalışmalarını da başlatmış bulunmaktayız.

Desteğiniz için teşekkür ederim...

Şuanda hazırlamakta olduğum yazılar:

- GAP projesinin akıbeti(35 yıldır tamamlanamayan proje) ve TRimece Projesindeki yeri

-TEKEL'in satışı bizi ilgilendirir mi?

-Halkbank(Halk-bank)?

-Hazine bonosu ve Devlet tahvili nedir?

-TRimece Yatırım Hakkında Ne Düşünüyor, En Karlı!!! Yatırım Hangisidir?

-"TÜRK MALI" Nedir? ... vs

Bu başlıklar şuanda hazırladığım yazılardır bunların dışında söylecek sözlerimizde var. Sizler araştırılmasını ve bahsedilmesini istediğiniz konular için yorum gönderip tavsiye de bulunabilirsiniz.

Sayfanın sağ kısmında bulunan ankete katılarak fikrinizi belirtebilirsiniz.(Fikriniz bizim için önemli)

Yeni yazılarımızla buluşmak üzere...

Son söz:

"Bir ulusun hayatıyla doğrudan doğruya ilgili olan ekonomisi,çöküşünün de yükselişinin de nedenidir. Zamanımız bir iktisat çağıdır. Kılıç kullanan kol yorulur ama saban kullanan kol yorulmaz, her gün daha çok güçlenir ve toprağına daha iyi sahip olur. Osmanlı İmparatorluğu her şeyden önce sabanın karşısında yenildi. Kılıçla zafer kazananlar er geç yerlerini sabanla zafer kazananlara bırakmak zorunda kalırlar.Ulusal egemenlik, iktisadî egemenlikle birleştirilmelidir yoksa kazanılan askerî ve siyasî başarılardan olumlu sonuçlar elde edilemez"

Mustafa Kemal ATATÜRK

(1923 İzmir İktisat Kongresi)

17 Kasım 2007 Cumartesi

TRimece Nedir?



Öncelikle TRimece kelimesini açmak istiyorum;"TÜRKİYE İMECE" dir açılımı...

Ülkemizin içinde bulunduğu durumları gözlemleyen bir vatandaş olarak bunların nedeninin ekonomik ve siyasi nedenler olduğu tespitini basın aracılığıyla ve farkındalıklarımla algıladığım an, bunun için bişeyler yapılmalı diye düşünürken (malum siyasetçi olmadığım için ekonomik sorunların çözümüne dair düşünceler geliştirmeye başladığım zamanlarda) TRimece fikri doğdu.

TRimece projesiyle güzel ülkemin ekonomik sorunlarına dair çözüm odaklı çalışmayı planlıyorum. Bunun tek başına çözüm getirmeyeceğinin farkında olmamdan dolayı da internet üzerinden sizlere ulaşma derdindeyim. Yalnız kalmayacağım ümidiyle; ülkemizin ekonomik sorunlarının çözülmesinin aslında hiç zor olmadığını göstermek ve biran önce çözüm için imece usulüyle harekete geçmeyi planlıyorum; ama yineliyorum bu bireysellikle değil toplumsallıkla üstesinden gelinebilecek eylem projesidir. Türkiye'nin menfaatine olan bazı konuları detaylandırarak sizlerin bilgisine sunmak istiyorum, bunları ileride yazacağım yazılarımla takip edebilirsiniz...

Rakamlarla Türkiye'nin Gerçekleri:


-Ülkemizdeki işsizliğin çözümü için yaklaşık 250 milyar$ paraya ihtiyaç vardır.




-İç ve dış borç toplamı 250 milyar$ civarındadır(resmi sonuçlar olmayıp benim bildiğim rakamlardır ki her geçen gün de artmaktadır).


Bu rakamların bize gösterdiği sonuç: yaklaşık 500milyar$ (enaz) paraya ihtiyacımızın olduğu gerçeğidir.


Nereden bulacağız bu parayı? "imkansız" demeyin "imkanlı", fakat öncelikle birlik-beraberlik şart. Millet olarak nelerin üstesinden geldik bununda geliriz. Üstesinden gelebilmek için sorunlarımızı benimsememiz ve çözümü için hepimizin ortak hassasiyeti göstermesi gerekmektedir. Zira "ülkemiz hepimizin evidir".

Sizlere bu parayı aslında nekadar da kolay bir şekilde temin edebileceğimizi maddeler halinde sunmaya çalışacağım. Ben buna kendimce "ekonomik kurtuluş savaşı" diyorum("savaş" kelimesini hiç sevmesemde özlü anlatım olduğu için tercih ediyorum).


EKONOMİK KURTULUŞ SAVAŞININ 10 CEPHESİ:


1- TRimece Cephesi : 70 milyon insanımız günde 1er ytl "ekonomik kurtuluş savaşı hesabına*" para ayırırsa günde 70milyon ytl eder; bir ytl kimsenin bütçesini sarsmaz emin olun. Ayda 2.1milyar ytl, yılda yaklaşık 25 milyar ytl eder.(bu paranın doğrucağı sonuçları ileriki yazılarımda açıklayacağım) sadece bir ytl ayırarak biriken bu para 20 yıl biriktirildiğinde gerekli olan parayı(500milyar$) elde ederiz ama 20 yıllık esaret çok fazla, hedefimiz 5yılda kurtulmak olmalı. Süreci kısaltmak için diğer maddeleri inceleyin.


* şuanda böyle bir hesap yoktur, burda açılması planlanan hesaptan bahsediyorum.


2- Sanatçı Cephesi: Ses sanatçılarından, sanatçılarımızın nasıl bir destek gösterebileceğini örneklendirmek istiyorum. 50 tane ses sanatçımızın her ay minumum iki tane ekonomik kurtuluşumuz için konser verdiğini düşünürsek, ayda 100 konser eder, her konser gelirinin yaklaşık 50bin ytl olduğunu düşünürsek(ki bu rakamın çok üstünde gelirler elde ediliyor)ayda 50.000*100= 5.000.000(5milyon ytl=5 trilyon) ytl eder. Bunun yanında ressamları, yazarları,.. vs. de hesaba katarsak ayda 10milyon ytl burdan gelir elde etmek mümkündür.


3- Esnaf Cephesi: Ülkemizde tesk verilerine göre yaklaşık
1.8 milyon esnaf olduğunu düşünürsek, her esnafımızın ayda 10ytl lik desteği ayda 10 milyon ytl gelir getirir. Esnaf başı, 100 ytl hesaplarsak da bu rakam 100milyon ytl eder. Kabul ediyorum her esnaf ayda yüz ytl veremez fakat ayda yüz ytl nin üstünde verebilecek çok fazla da esnaf vardır. Bunun bir ekonomik kurtuluş savaşı olduğunu unutmadığımız takdirde bu talebin mümkünlüğü daha net görülecektir. Bunun oluş şekline alternatif üretmek mümkündür; esnaflar ayda sadece 1 günlük tüm gelirlerini de bağışlayabilirler bu da hemen hemen aynı rakamları ( aslında doğruyu söylemek gerekirse çok daha yüksek rakamları) gelir olarak elde etmemizi sağlamaktadır.


4- Ev Hanımı Cephesi: Annelerimiz, fedakar annelerimiz! işte katkısından en fazla emin olduğum cephe bu cephedir. Ne istersek yapacaklarından zerre tereddütüm yok! Nüfusumuz üzerinden kabaca bir hesap yapıp ev hanımı sayısının 15 milyon civarında olduğunu düşünürsek, her bir evhanımının ayda sadece 10 ytl getirecek bir elişi becerisi gösterip bununla ekonomik kurtuluşumuza destek olduğunu düşündüğümüzde evhanımı cephesinin aylık katkısı yaklaşık 150 milyon ytl olacaktır.


5- Geri Dönüşüm Cephesi: Bu cephenin bize ekonomik getirisi hesaplayamayacağım kadar yüksek ve aynı zamanda çevreye olan katkısı da oldukça yüksektir. Bunu detaylarıyla ileride yazacağım için şimdilik incelemeniz için birkaç link vereceğim. ama milyar dolarlık kazanımlarımızın olacağını söylebilirim..

Link1

Link2



6- Tasarruf Cephesi: Bu cephemizin katkısının da maddi olarak oldukça yüksek olmasından dolayı rakamsal örnek veremeyeceğim ama kısaca değinmek istiyorum. Öncelikle bunu detaylandırmanın mümkün olduğunu belirtip bununla ilgili de ileride yazılar yazacağımı müjdeledikten sonra başlıca nelerde
tasarruf yapabileceğimizi söyleyeyim: Elektrik, su ve taşıt kullanım tasarrufu yapabiliriz. Belirlenen günlerde, belirlenen bölgelerde, belirlenen şekilde tasarruf yaparak ülkemize oldukça yüksek katkıda bulunmuş oluruz. Bunun maddi katkısı oldukça yüksektir.
Örneğin; A mahallesinde perşembe günleri saat 19:00 da, B mahallesinde cuma günleri saat 21:00 de bir saatlik elektrik tasarrufu yapılarak çok ciddi kazanımlar elde etmemiz mümkün olacaktır.

7- Organizasyon Cephesi: Milletçe futbol düşkünlüğümüz malumdur. Çeşitli futbol organizasyonları düzenleyerek küçükte olsa ek gelir elde etmemiz mümkündür ayda 1milyon ytl bile olsa unutmamalıyız ki damlaya damlaya göl olacaktır. organizasyon başlığını genişletmemizde mümkündür.Sadece yaratıcılığımızı kullanmamız yeterli olacaktır.


8- İşçi-Memur Cephesi: İşçi ve memurlarımız günde 30 dk. yada 1 saat fazla mesai yapsalar ve bunun için mesai ücreti talep etmeseler bu şekliyle ülkemizin bütçesine çok büyük katkı sağlanmış olur. (gerçi herkes normal mesai süresinde işini daha titiz yapsa bile yeterli olur, çünkü normal mesai süresi içinde kaybolan sürenin haddi hesabı yok!!! üzgünüm kimse kırılmasın ama maalesef böyle)


9- Öğrenci Cephesi:
Üniversite öğrencilerimiz günde 1 saatini devlete katkı için ayırdığı taktirde milyar dolarlarla ifade edilen gelirler elde edilebilir. Neler yapılabileceğine örnek vermek istiyorum: 10 yada daha fazla öğrenci toplamda 1 işçi gibi değerlendirilip, herkes birer saat çalışacak şekilde bir işe girseler elde edilen gelir bir ayda asgari ücret kadar olsa; yaklaşık 2milyon üniversite öğrencisinin olduğunu varsayarsak 2milyon/10 (on kişi bir işçi yerine sayılsa) = 200bin işçi eder ve bunların asgari ücret aldığını varsaydığımızda, ayda yaklaşık 200.000 kişi X 400ytl(asgari ücret) = 80.000.000 ytl gelir elde edilir yada bunun başka şekilleri de yapılabilir ben sadece bir örnek üzerinden size küçük ama önemli bir gerçeği göstermek istedim.


10- Gurbetçi Cephesi:
Dünya genelinde 35milyon(resmi rakam değil benim tahminim)Türk gurbetçimizin olduğunu tahmin ediyorum. Bu 35 milyon insanımız içinde 10 ayrı cephe düşünebiliriz ama en basitinden TRimece Cephesi açısından değerlendirsek ve günde bir ytl katkı verseler günlük 35 milyon ytl, aylık yaklaşık 1milyar ytl eder.

Dikkat ettiyseniz yukarıda kabataslak yaptığım hesaplamalarda rakamları hep düşük tutarak hesaplamaya çalıştım.Bu haliyle bile yani en kötü ihtimalle ayda yaklaşık 6milyar dolar civarında birikim yapabiliyoruz. Bu da bize toplam ihtiyacımız olan paranın 7 yıl gibi bir sürede toparlanması demek oluyor
Bunların dışında oldukça önemli başka katkılarda sağlanabilir, yeterki ülke çıkarlarımızı birkaç yıllığına kişisel çıkarlarımızın önünde tutalım. Zaten bunun meyvesini de hep beraber yiyeceğimizi düşünürsek aslında bunun kişisel çıkarlarımızla da örtüştüğünü görürüz. Ülkemizin borçsuz olması, daha kaliteli vatandaşlık hizmetleri almamız demektir yani vergiler düşer, sağlık skandalları ortadan kalkar,kişi başı gelir artar .. vs vs


Yukarıda bahsettiğim şeyler bir hayal ürünü değil sadece milletçe kenetlendiğimiz zaman oldukça kolay yapabileceğimiz ve ekonomik kurtuluş savaşının küçük ama etkili adımlarıdır.


Bunların uygulanmasına dair detayları ileriki yazılarımda bilginize sunacağımı, konu hakkında fikirlerinizi beklediğimi söyleyip, saygılarımı sunarım..


Son söz:
" SÖZ KONUSU VATANSA GERİSİ TEFERRUATTIR" M.K.ATATÜRK

12 Kasım 2007 Pazartesi

İMECE NEDİR?

site adından yola çıkarak bir açıklama yazısı yazma gereği duydum...

imece nedir?

öyle yada böyle herkes
imece kelimesini duymuştur. google da kısa bir araştırmayla hakkında fazlaca bilgi edinebileceğiniz imece kelimesi, mimarisi tamamen bize ait bir olgudur.(bununla övünebiliriz:) )

imece deyince aklıma ilk olarak köy geliyor. sanki bu olgu köye ait birşeymiş gibi canlanıyor beynimde. nedenini düşününce şahit olduklarımdan kaynaklı olduğu kanısına varıyorum. imece örneklerine şahit oluşlarım hep köylerde olmuştur.
kısaca bende ki imece tanımına değinirsem:" yerleşim alanında maddi durumu iyi olmayan kişilere diğer yaşamdaşlarının(komşu da diyebiliriz) elbirliği ile yardımcı olmasıdır.

örneklendirirsek: köyde yaşadığımızı düşünelim yada komşu ilişkilerinin iyi olduğu bir mahallede, köylümüz mehmet amcamızın maddi durumu çok kötüdür. çok eski bir evi vardır ha yıkıldı ha yıkılacak. tehlike arz eden bir evdir o ev. ama adamcağızın yenisini yapacak durumu da yoktur. babadan kalma 3-5 donum arazisi var ama ordan da elde ettiği 3 çocuğu, hanımı ve kendisinin boğazına ancak yetmektedir. biz köylüleri de köy evinde çayımızı içerken birisi " ya bu mehmet amcanın durumu ne olacak bişiy yapmayacakmıyız adamcağızın evi ha yıkıldı ha yıkılacak" dedi. işte imecenin başlangıç noktası burasıdır: "TESPİT"

bundan sonrası da malum; duyarlı köylüler hep birlikte elde avuçta olanlardan, bütçeleri doğrultusunda, ellerinden geleni yaparak hep birlikte mehmet amcamıza ev yaparlar. para verip dışardan usta çalıştırmazlar. hep birlikte çalışırlar. sadece gerekli malzemeleri para karşılığında alırlar. tabi ki herkes maddi yardımda bulunamaz çünkü köyde başka fakirlerde bulunmaktadır ama onlarda işçilik yaparak katkıda bulunurlar. burada kimse işten veya görevden kaçmaz.

ve sonra bi bakarsınız ki mehmet amcamız köyün neredeyse en güzel evinde oturuyor olur ve ne hikmetse bundan kimse rahatsız olmaz. çünkü köylü gücü olmayan! mehmet amca için kendileri için olandan daha fazlasını isterler.(işte tam da bu yüzden yukarda gurur duyabiliriz dedim)
imece budur!

Bizim kültürümüzde var olan ve günümüzde uygulanması azalsa bile halen devam etmekte olan bir uygulamadır da aynı zamanda...

toplumsal sorumluluk olarak hepimizin bu konuda misyon edinmesi gerektiğine inanıyorum..

burada yapmaya çalıştığım tanımlamayı yeterli buluyorum ama sizler yeterli bulmuyorsanız google
diye birşey var canım :)

uğraştırma bizi işte diyenler için netten birkaç alıntı yaptım buyrun arkadaşlar:
imece nedir? :

1- "Eski Anadolu'da daha çok kırsal bölgelerde insanların ekonomik ve sosyal ihtiyaçlarını ortaklaşa bir düzen içinde karşılamalarını anlatan bir TOPLUMSAL DAYANIŞMA örneğidir."

2- "insanların işlerini birlikten kuvvet doğar ve yardıma ihtiyacı olanlarında işlerinin görülmesi mantığı ile beraberce yapmaları, kollektif yaşamın ve insani dayanışmanın olmazsa olmazı..."

3- "İmece, bir köy ya da köy topluluğu içinde işlerin gönüllü ya da zorunlu olarak ve elbirliği içinde yapılması. Köyün herhangi bir sorununun giderilmesi karar verilmişse, köydeki her ev iş gücü açığını karşılamak zorundadır. Eğer para da toplanacaksa buna salma denir. Bir konu için para toplanması karar alınışsa, her ev ölçüsü oranında maddi katkı yapmak zorundadır. İmece köy veya küçük kasabalarda yazılı olmayan hukuka dayalı, herkes tarafından kabul gören bir dayanışma örgütüdür. Bir belediyenin yapması gereken pekçok iş, köylerde belediye olmadığı için bu usülle yapılır.

İmece usulu yapılan veya yapılabilecek işlere bazı örnekler:

* Köyün kanalizasyonunun yapılması.
* Köyün merasının temizlenmesi.
* Düğün yerlerinin kurulması.
* Okul inşaatı.
* Cami inşaatı.
* Okulun yakacağının toplanması.
* Köyün korusundan ağaç kesilmesi.
* Köy fırınının temizlenmesi.
* Hayır işlerinde gereken ortak çalışma.
* Düğünlerde sandalye, güğüm, kazan gibi eşyaların gereksinimi karşılamak.
* Köye misafir gelmişse ağırlamak.

Salma yapılması gereken ve gerekebilecek durumlara örnekler:

* Köyün hayırı için para toplamak.
* Askere gidecek kişilere yardım için para toplamak.
* Köyde yapılan bilumum inşaat için para toplamak.

Salma veya imece kararı muhtar ve ihtiyar heyeti tarafından alınır.

Çerkezlerde imece:

Adigeler imeceye "hafı" derler.İlkbahar mevsiminde köyün erkekleri,ödünç gün karşılığı mısır çapası,vb yaparlardı.Bu bir karşılıklı dayanışma örneğiydi.Mısır soyma imecesi ise gönüllülüğe dayanan bir imece türüdür.Genç kızlar geceleri mısır soyar,delikanlılar da karşılarına oturup söyleşide bulunur,sonunda ev sahibinin sunduğu yemeği yiyip dağılırlardı.Bu arada birbirlerini beğenen gençler birbirlerine "lokma" gönderirlerdi.Bir de köyün su arkı açılması,bent ve yol yapılması gibi gerekli işleri olurdu. Bunlar da zorunlu imece örneklerinden olup çalışmalara her aileden gereken sayıda erkek katılırdı."

wikipedia dan alıntıdır.


şimdi de uygulanıldığında Türkiye'nin ekonomik sorunlarını çözmeyi hedefleyen TRimece Projesini öğrenmek için
buraya tıklayın

BASLANGIC

herkese merhabalar;
öncelikle size bu blogun oluşturulma nedeninden bahsedeyim:
bu blog da güzel ülkemin bazı sorunlarına ve bunların çözümüne dair şahsi görüşlerimi ifade edip paylaşmaktır amacı güdüyorum.

buna neden gerek duyduğum konusuna değinmeden edemeyeceğim: güzel ülkemin içinde bulunduğu şartlar duyarlı her vatandaş gibi benimde canımı fazlasıyla sıkmaktadır. adı ekonomik şartlar yada başka birşey olsa da ben bu sorunların aslında hiç zor olmadığını ve istersek hep beraber üstesinden geleceğimiz kanısını taşımaktayım.

amacım bir site kurup bunları dile getirmekti, buradan yeteri kadar kişiye ulaşamayacağımın farkındayım ama bunu ben ilk adım olarak görmekteyim. tabi ki ilerleyen dönemlerde siteyi de kuracağım ve kurmayı düşündüğüm internet sitesinin alan adını aldım ama öğrenci olduğum için(maddi boyut) ve site tasarımından anlamadığım için bu yola başvurmayı düşündüm.

bu blog üzerinden siyaset yapmayı düşünmüyorum hatta olabildiğince siyasetten uzak durup sadece sorunlar için nasıl çözüm üretebiliriz kısmında fikir alışverişi yapmak ve Türk Milleti olarak çözümler için örgütlenmeyi sağlamaktır. yani bir nevi bilinçlenme ve bilinçlendirme çabası olarak görüyorum bunu..

her yolun başlangıcında yolda ilerlerken nelerle karşılaşılabilir hangi engeller çıkar karşıma diye düşünmek gerektiğini savunan birisi olarak bu yolda da 3 aşağı 5 yukarı tahmin edebiliyorum nasıl eleştiriler alabileceğimi ama öncelikle isteğim eleştiri sahiplerinin, gerçekten ne yapmak istediğimi anlaması ve yapıcı eleştirilerde bulunması. artık güzel ülkemde yıkılacak çok fazla birşey kalmadığı için milletçe yapıcı olmamızın zamanının geldiğini düşünüyorum...

kendimi "dünyayı kurtaran adam ın oğlu" yada "he-man" olarak görmüyorum ve bunun böyle değerlendirilmemesini de talep ediyorum amacım sadece hepimizin ortak sorunlarına düşünen beyin cephesiyle çözüm üretmek...

çok fazla uzatıp kimseyi sıkmak istemiyorum. bu blogun bir düşünce platformu olması ve eyleme geçmede etkili olması temennisi ile yazıma son veriyorum...

saygılarımla
mesut demir